MAZİDEN ESİP GELEN GÜL KOKUSU…

MAZİDEN ESİP GELEN GÜL KOKUSU…
Çakmak gözlerimiz kalede kulağımız şeyda sesinde
Kartal çığlığıyla surlardan yükselen o top gümbürtüsü
Kelebek olur uçardık çocuksu sevinçle evimize
Ana misafiri dünya banisi aksakallı dedeyle
Melankoli anılar yaşamışız, Ramazan-ı Şerif’te !..
Kur’an tilavetiyle demlenirdi, Hasankale evleri,
Renkli Cüz’ler elinde çocuklar, zıplardı parke taşlarda,
Pasin Ovası kokan Recep Emi’nin susamlı pidesi
Beyaz orlon misali dönerken yağlı kadayıf teknesi,
Kuş gibi kanat çırpıp uçup gitti, o Ramazan günleri…
Şirin Pasinler’in haşini olup çıkardı, mazbut insan,
Anaların hamura bulanırdı, telaşlı pamuk eli.
Yürek gıdıklardı ak yüzlü büyüklerin gönül sohbeti,
Akşam vakti kanadı düşmüş kuş gibi rençberin gölgesi,
Bir samyeliymiş zahir esip geçti, o Ramazan günleri..
İftar sofrasında açılırdı günün ikinci perdesi,
Kuş yuvasından kopan figan bozardı koyu sessizliği
Kahve önünde tüterdi, duman yüklü demli çay sohbeti,
Minareler ışıldardı teravih vakti yıldız misali,
Evin misafiriydi çıkıp gitti, o Ramazan günleri!..
***
Köylülerin telaşı yıkardı çarşıdaki sessizliği
Tüllenirdi yarenlik esnafın hoş muhabbet tezgahında
Kuru dudaklardan sarraf inceliğinde sözler düşerdi,
Mavi tavanlı kaleye çökerdi ikindi serinliği,
Kundakta çığlık gibi uğurlardık, Ramazan-ı Şerifi